15 Temmuz 2014 Salı

AÇIKLIKLAR YOLCUSU



Bazen insanlar kendileri için daha önceden çizilmiş yollarda yaşayabiliyor hayatı. Sonuçta ailelerinde ya da çevrelerinde etkilendikleri rol modeller olabiliyor ve onların yönlendirmeleriyle bazı seçimleri çok düşünmeden yapabiliyorlar. Ya da kendilerini etkilemiş bu insanlar nedeniyle seçim anlarında onları örnek alarak kararlı adımlar da atabiliyorlar.

Malesef benim hayatımdaki kimse denizle haşır neşir değildi. Bebekliğimden beri suyu çok sevdiğimi söylerler. Bir bunu hatırlarım; bir de eniştemin teknesine bir iki kez gitmişliğimi... Ama kimse beni denize yönlendirmedi. Peki neler etkilemişti beni de denizi bu kadar çok sevmiştim? Mutlaka hatırladığım, hatırlamadığım bir çok şey yaşamışımdır bu yolda.. Ama, hiç aklımdan çıkmayan unsurlardan biri Cevat Şakir Kabaağaçlı'nın, yani nam-ı değer Halikarnas Balıkçısı'nın Gençlik Denizlerinde adlı kitabındaki Açıklıklar Yolcusu başlıklı hikayesi oldu...



Bu hikayenin ana kahramanı Hasan Usta. İçi temiz, dışı temiz bir insan, yaptığı iş ise birçoğumuza göre pis: lağım temizliği. Hasan Usta'nın halkın diline düşen de bir hayali var: kendi tirhandil yapmak. Aynen günümüz toplumundaki gibi, Hasan Usta'nın çevresindekiler başka işleri, kendi hayatları yokmuş gibi onun bu hayalini dillerine dolamışlar ve zaman zaman dalgayla karışık dedikodu konusu yapıyorlar...

Hikayenin sonu hüzünlü bitiyor. Tabii o noktada Hasan Usta'nın hislerini bilemiyoruz. Yine de yazar güzel bir ipucu veriyor bu konuda... Bu hikayede beni çok etkileyen konulardan biri Hasan Usta'nın diğer bütün insanların aksine bir hayali olması ve ne olursa olsun bu hayali hakkında yılmadan çalışmasıydı. Düşündüren konu, deniz nasıl olur da böyle bir sevdaya sebep oluyor sorusuydu... Ders veren konu ise, Hasan Usta'nın aralarda hayallerini ertelemesiydi.

Bugünlerde bir arkadaş grubuyla "haydi şunu yapalım, bunu yapalım" dediğimizde hemen elime takvimi alıp o an tarihi belirlemeye çalışmamın nedenlerinden biri de bu işte. Bazılarına göre bu tez canlılık :) Ama, siz de taktir edersiniz ki, bazı planlar "sonra konuşuruz" etiketini yedi mi, kitaplıktaki tozlu diğer kitapların arasına kalkıyor ve unutuluyor. Beni heyecanlandıran bir konu varsa ertelememeye özen gösteriyorum ve aynen hikayedeki gibi hayallerime sadık kalmaya çalışıyorum...

Hayatımda bu hikayeyi çok az kişiyle paylaşmıştım. Ama, bu blog aracılığıyla sizlerle paylaşmamın değerli olduğuna inanıyorum... İşte küçük yaşlarımda tanıştığım, sayamadığım kadar tekrar tekrar okuduğum o hikaye. 5 sayfacık; ancak, her okuduğumda farklı duygular yaşatabiliyor bana.

Ellerine, aklına sağlık Cevat Şakir Üstad...



Sevgi ve Saygıyla,



Emre Başkan








Hiç yorum yok:

Yorum Gönder