5 Eylül 2013 Perşembe

KÜÇÜK PRENS NEYİN NESİDİR?




Le Petit Prince 1 bir çok kişi için bir Bavaria Cruiser 32. Ama, tahmin edersiniz ki, benim için çok farklı anlamlar ifade ediyor kendisi. Yine de, onunla paylaştıklarımı zaman içerisindeki yazılarıma serpiştirmek isterim. Bu yazımda, sadece kendisini teknik özellikleriyle tanıtıyor olacağım.
Bavaria Cruiser 32'nin kıçtaki açılır kapanı paneli.

Teknenin boyu 9,99 metre. Bu güzel bir rakam; zira, bazı marinalarda genelde 10 metreden itibaren konaklama fiyatları değişebiliyor. Ancak, teknenin kıçındaki yaklaşık 1 metrelik açılır kapanır panel, demirliyken size büyük avantajlar sunuyor. Örneğin, güneşlenebiliyor, hatta bir adet şezlong bile sığdırabiliyorsunuz. Aynı zamanda, denize sıfır olduğundan akşam yapılabilecek küçük atıştırmalıklar için
güzel bir alan sağlıyor. Bu panel, Bavaria'nın yeni nesil yelkenli teknelerinde kullandığı farklılaşma noktası ve etrafımdakilerden çok iyi biliyorum; bu alana bir kere alışan, bir daha çok zor vazgeçiyor.

Teknenin eni ise, 3,42 metre. Bu boyutta bir tekne için iyi bir rakam.


Kıçtaki havuzlukta 4 kişi geniş geniş yemek yiyebiliyor. 6 kişi ise rahatlıkla seyir sırasında oturabiliyor. Bavaria'nın bu modelinde yaşam alanları (açık ve kapalı alanda) çok geniş tutulmuş durumda. Teknenin tek dümen olması teknenin kıçındaki geçişleri doğal olarak etkiliyor. Ancak, demir attığınızda dümeni çıkarıp depoya kaldırabiliyor ve alanınızı fazlasıyla ferahlatabiliyorsunuz. 

Teknenin salonundaki tavan yüksekliği 1,84 metre. 32 feetlik bir tekne için, bu gerçekten çok iyi bir rakam. Sancak kıçta ve başta olmak üzere toplam iki adet, ikişer kişilik kamara var. Salondaki masanın yanlarındaki koltuklar ise yatağa çevrilebiliyor ve iki kişinin konaklaması sağlanabiliyor. Yani, tekne içinde 6 kişinin uyuyabilmesi mümkün. Mutfak ve buz dolabı kullanışlı. Havalandırmalar tekne boyutuna uygun. Ortak kullanımı olan, bir adet tuvalet/duş kabini ise 32 feet bir tekne için oldukça geniş. 

Teknenin depolama alanları yeterli.Özellikle iskele kıçtaki oturma alanı altındaki geniş depo, seyir anında ihtiyaç duyabileceğiniz önemli malzemeler konusunda büyük kolaylık sağlıyor. Ancak, çok detaycıysanız ve teknenizde rahatınıza istinaden çok fazla aksesuar bulundurmayu amaçlıyorsanız, yer konusunda sıkıntı çekersiniz. 

Teknenin toplam yelken alanı 51 metrekare. Ancak, bu teknede, alışıldık yelkenlilerden küçük bir fark var. Ana yelken oldukça büyük ve performans daha çok bu yelkenden sağlanıyor. Bunda, ana direğin denizden yüksekliğinin 15 metre olmasının büyük payı var. Bir gezi yelkenlisi için güzel bir rakam. Aynı zamanda da kolay bir kullanımı var. Ana yelken iskotası hemen dümenin önüne kadar geldiğinden, tek kişinin hem ana yelkeni hem de dümeni yönetmesi çok kolay. Diğer yandan, cenoa biraz daha küçük kalıyor. Sadece cenoayı fora ederek seyir yapmak isterseniz tekne yavaş seyrediyor. Ancak, ana yelkene ek olarak cenoayı açmanız durumunda da teknenin burnu oldukça sabit ilerliyor ve size daha rahat, daha hızlı bir seyir sağlıyor.

Yine de şunu söylemem lazım; tekne dizaynı genelde yarış yelkenlikleri tasarlayan Farr'a ait. Bu da, tekne performansı hakkında ipucu veriyor aslında. Orsa seyirde hissedilen rüzgar 17 knotlardayken 6,5 deniz mili/saat performansına ulaşabiliyorsunuz. Ve bu hızı tecrübe etmeniz, teknenin hantal ve kalın yelken kumaşlarına rağmen gerçekleşiyor. Ancak, teknenin en iyi performansları geniş apaz ve pupada gerçekleşiyor. Kısaca, sağlanan geniş alanlara ve çizgilerine rağmen teknenin yelken performansı iyi.


    
              
Yachting Monthly'nin Bavaria Cruiser 32'yi test etmiş olduğu videoda "hissedebileceğiniz" gibi, bu tekne denizci bir tekne!



Teknenin boşken ağırlığı 5,2 ton. Salma ise bu rakam içerisinde 1,3 tonluk bir alana sahip. Salmanın 1,9 metrelik derinliği olduğu da düşünülürse teknenin stabilizasyon ve dengesinin iyi olduğunu söyleyebiliriz.

Teknenin temiz su tankı 150 litre. İstanbul gibi bir yerde yapacağınız 2 gecelik konaklamalarda, 4 kişi için yeterli bir kapasite.

Dizelle çalışan Volvo Penta motorun standart beygiri 18. Ancak, bu beygir gücü İstanbul Boğazı ve adaların yarattığı ters/düz akıntılarda pek işe yaramıyor. Bu nedenle, Le Petit Prince 1'deki beygir gücü 28. Bu normal şartlar altında, ekonomik seyirde 6,5 deniz mili / saati görmenizi sağlıyor. Ve en güzeli de, teknenin hidro dinamik performansı sayesinde saatlik yakıt tüketiminiz: saatte 1,7 litre!

Denize merak sardığımdan beri bir çok tekne baktım İstanbul ve dışı bölgelerde.  Bana babam da çok eşlik etti. Beraber test ettiğimiz teknelere onun kanı ısındı, benimki bir türlü ısınmadı. Bana durmadan "nesini beğenmedin, alemsin" diyordu. Ben de ısınamadığımı söylüyordum. Bu tekneyi gördüğümde "Evet! Bu o!" dedim, her şey de yolunda gitti, çok şükür alabildim.

İnsanlar, teknem olduğunu duyunca, hele bir de 10 metre (??) olduğunu duyunca; "hayat sana güzel, kocaman yatın var." gibi söylemlere başladılar. Ben de elimden geldiğince kendilerini küçük tekneme davet etmeye çalıştım; içinde beyaz eldivenli hizmetçiler, yetenekli ahçılar olmadığını görsünler diye... Sonuç ne oldu? Teknemi sempatik buldular. Benim bir amatör denizci olduğumu anladılar. Sonuçta; temizliğinden, tamirine kadar bir çok işin peşinden siz koşturuyorsunuz. Buna saygı duydular. Benimle beraber yoruldular. O yorulmanın tadına vardılar. Güzel vakitlerimizi taçlandırdığımız sohbetlerimizde ise, bu işin "düşünüldüğü" kadar pahalı bir zevk olmadığını gördüler. Şu ana kadar da, bu arkadaşlardan bazılarını deniz sever ve tekne sahibi yaptık. 


Le Petit Prince 1; Marmara Denizi'nde bulunan Paşalimanı Adası'nda demirliyken.


Tekne sahibi olmamayı tercih eden ve denizi seven arkadaşlarımızla ise seyirlerimiz, konaklamalarımız, keşiflerimiz, tatlı sohbetlerimiz Le Petit Prince 1'de halen devam etmekte... 

Kimleri için o bir Bavaria Cruiser 32. Benim içinse, ikinci evim... İçinde sayısız anıyı biriktirdiğim, bazı sorunlarımı-dertlerimi denize gömdüğüm yol arkadaşım.

En sevdiğim yeri de burnu. Saatlerce burunda oturup doğayı seyredebilirim. Aslında, genel olarak teknelerin burunlarını çok severim. Özellikle seyir halinde orada bulunmaktan çok keyif aldığımı söylemem lazım. Teknenin suyu yararak gidişi, neden bilmem, bana görsel bir şölen gibi gelir. Hatta bir kere, ben küçükken bir büyüğüm sormuş: "Büyüyünce ne olacaksın?" diye. Benim de cevabım "Teknenin burnu" olmuş. :)

Şunu da söylemek lazım... Tekne kadın gibidir... Çok zariftir. Hatta yabancılar ondan bahsederken "she" der. Tekne kedi gibidir... Bazen ilgi ister, bazen nankörlük eder, sorun çıkarır. Tekne çocuk gibidir... Sevgi ve bakım ister... Evet, eninde sonunda bir maddedir. Ancak, denizci teknesi sayesinde bir madde bağımlısıdır. Her denizci teknesine bir ruh atar. Hatta sohbet eder, dertleşir onunla. Bir çoğunuza saçma gelebilir. Lakin, bu bir gerçektir.

Her neyse... Kendisinin tersaneden çıkış tarihi 6 Eylül 2010. Yani bugün onun doğum günü. Kendisi 3 yaşında! Nice yaşlara, seyirlere Le Petit Prince 1!


Emre Başkan

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder